Pek çok kişi ile görüştüm yıllardır. Sorunsuz ve şikayetsiz olana pek rastlamadım. Şu ya da bu şekilde, halinden az veya çok şikayet eden pek çok kişi ile sorunlarını paylaştım.
Ve kim olursa olsun, çoğu kişinin yerinden memnun olmadığını gördüm. Daha pek çok şey gördüm size sıralayacağım...
Tüm donatılmışlıklarına ve hediyelerine rağmen, yalnızca ona ulaşmayı bilinçsizce engellemek için elinden geleni yapanların kendi engellerine nasıl da bağımlılık gösterdiklerini gördüm.
Sorunlarını tarif etmeye çalışırken, çözümü söylediklerini, Ne kadar kırıldıklarını söylerken, ne kadar kızgın olduklarını söylediklerinin farkında olmayışlarını, Aldıkları travmalara rağmen ne kadar güçlü olduklarının farkına varmalarını engelleyen, yalancı dostlar ile nasıl da çevrelendiklerini gördüm.
Sözler nasıl da her şeyi ustaca gizliyordu. Çoğu zaman apaçık ortada olan şeyleri söylememe şaştılar. Bazen ne kadar kırgın, üzgün, kızgın ya da affetmiş olduklarını yaptığımız sohbetlerde fark ettiler. Ne kadar dinlenmediklerini ve gerçek kendilerini nasıl da kimselere anlatamadıklarını gördüm. Genellikle geleceği duymaktan çekiniyorlar ama merak ediyorlardı.
Gelecekte olacaklar, bilinmezlikleri nedeni ile bizleri ürkütür. Hayat üzerindeki kontrollerimizi kaybedeceğimizi düşünürüz. Oysa değişimin gerekliliğinin sınırına dayanmadan buna ne kadar ihtiyacımız olduğunu fark edemeyiz. Değişimin gerekliliklerini , dönüşmek zorunda oluşlarımızın ya da öylece kalmak ile pasif seçim yapabilmemizin bile önemini konuşmanın ne kadar mühim bir şey olduğunu anlamak için direniriz. Tam bu noktada değişmeye yeterince açık değilseniz, size söylenecek doğrulardan ödünüz kopar. Hem de korkunç, ölüm ya da acı dolu olacağı için değil. Öylece, safça, felaketsiz , fırtınasız, hastalıksız, yalnızca işinize gelmeyeni size söyleyeceği için.
Asıl sorun budur; gelecek sizin duymak istemediklerinizi de kapsamaktadır. Ve siz onlara yanaşmadıkça öylece gelecekte asılı kalmaya devam edeceklerdir.
En çok korktuğunuz şey ile yüzleşmeden ya da değişmeye ve olduğunuz halden başka bir halde olmaya yeterince açlık duymadan, ne astroloji, ne bir kitap bilgisi, ne de bir dost söylemi size yardımcı olamayacaktır. Yardım almayı kabul etmeden, kendiniz ile yüzleşme cesareti göstermeden hiçbir çaba size ulaşamayacaktır.
Zaman ile birlikte eş olarak arzular bir arada olduğunda Astrolojinin zamanın sabır gerektirdiğini ve oluşları öylece kabul etmek gerektiğini anlayabilirsiniz.
Ve Astroloji kitaplardan öğrendiğiniz ve ardı arkasına sıralanmış açısal değerlerin kombinasyonlarını yazan bir kitaptan öğrenilemez. Bu şekilde size yardım etmeyecektir. Önce sizin ona tüm kalbinizi, dürüstçe tüm hataları kabullenişlerinizi açmanız gereklidir. Bu içsel gözünüz açıldığında onun size söylemek istediklerini duyabilirsiniz. Kendinizde kabul etmek istemediğiniz açılar var ise, başkalarının aynı konumdaki Jüpiterine, Uranüsüne, karesine bakın. Reddettiklerinizin benzerlerini ve/veya aynılarını onlarda görebileceksiniz. Onları kendinizden daha çabuk kabullenebilirsiniz.
Gelecek sizi ancak , sizin ondan korktuğunuz kadar ürkütebilir.
Astrolog Oğuzhan Ceyhan
( Her hakkı saklıdır)
( Her hakkı saklıdır)
